Birlikte ölüm halinde eşler arasındaki mal rejiminden kaynaklı katılma alacağının mirasçılara intikali
Birlikte ölüm halinde eşler arasındaki mal rejiminden kaynaklı katılma alacağının mirasçılara intikali
Eşlerden hangisinin diğerinden önce veya sonra öldüğü tespit edilemiyorsa, bu eşler için birlikte ölüm karinesi uygulanır. Bu eşler TMK gereğince birbirinin mirasçısı veya vasiyet alacaklısı olamayacaktır. Eşlerin ölümü ile birlikte mal rejimi de ölüme bağlı olarak sona ermektedir. Eşler her ne kadar birlikte ölüm karinesi gereğince birbirlerinin mirasçısı olamayacaklarsa da mal rejiminden doğan haklar, eşlerin yasal mirasçılarına intikal eder. Her iki tarafın yasal mirasçıları, ölümle sona ermiş olan mal rejiminin tasfiyesini talep edilebilir.
Konuya ilişkin Yargıtay Kararı şu şekildedir:
T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E.2010/4114 K.2011/2038 T. 11.4.2011
• KATILMA ALACAĞI DAVASI ( Eşlerin Birlikte Ölümüyle Katılma Rejiminin Sona Ermesi Halinde Hangisinin Diğerinden Önce veya Sonra Öldüğü Belirlenemiyorsa Bunların Aynı Anda Ölmüş Olduklarının Karinesinin Geçerli Olacağı )
• MAL REJİMİNİN ÖLÜM SEBEBİYLE SONA ERMESİ ( Halinde Katkı Payı Alacağına Konu Dava Konusu Taşınmazın Hangi Mal Rejimine Tabi Olduğu Nazara Alınmaksızın 10 Yıllık Zaman aşımı Süresi Uygulanacağı )
• EŞLERİN BİRLİKTE ÖLÜMÜ ( Katılma Rejiminin Sona Ermesi Halinde Hangisinin Diğerinden Önce veya Sonra Öldüğü Belirlenemiyorsa Bunların Aynı Anda Ölmüş Olduklarının Karinesinin Geçerli Olacağı )
• MİRASÇILARIN KATILMA ALACAĞI TALEBİ ( Mirasçılar Katılma Alacağı Borçlusu Eşin Mirasçılarından Katılma Alacağıyla İlgili Miras Haklarını Talep Edebilecekleri - Birlikte Ölen Eşlerin Mirasçıları Varsa Katılma Alacağına İlişkin Haklarını Diğer Eşin Mirasçılarından Talep Edebilecekleri )
4721/m.178, 225/1
818/m.125
ÖZET : Eşlerin birlikte ölümüyle katılma rejiminin sona ermesi halinde hangisinin diğerinden önce veya sonra öldüğü belirlenemiyorsa, bunların aynı anda ölmüş oldukları karinesi geçerli olacaktır. ölümle miras edinme ehliyeti ve kişilik son bulduğundan birinin ölümü anında, diğer eş sağ olmadığı için eşler birbirinin mirasçısı veya vasiyet alacaklısı olamayacaktır. Buna karşın eşlerin katılma alacakları miras haklarından ayrı olduğundan katılma rejimi birlikte ölüm karinesi gereğince eşlerin ölümü anında sona erecek, ancak ölümle sona eren katılma rejiminin tasfiyesi sonunda katılma alacağı veya alacakları doğarsa, bu alacak hakları eşlerin kanuni mirasçılarına intikal edecektir. Çünkü aynı anda ölenlerin birlikte ölüm karinesi gereğince birbirlerine mirasçı olamayacakları kural ise de; bu kişilerin her birinin mirası kendi mirasçılarına geçecek, dolayısıyla bu mirasçılar katılma alacağı borçlusu eşin mirasçılarından katılma alacağıyla ilgili miras haklarını talep edebileceklerdir. Birlikte ölen eşlerin mirasçıları varsa katılma alacağına ilişkin haklarını diğer eşin mirasçılarından talep edebileceklerdir.
Mal rejiminin ölüm sebebiyle sona ermesi halinde, katkı payı alacağına konu dava konusu taşınmazın hangi mal rejimine tabi olduğu nazara alınmaksızın 10 yıllık zaman aşımı süresi uygulanır.
DAVA : Z. ve müşterekleri ile M. ve müşterekleri aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair ( Üsküdar Üçüncü Aile Mahkemesi )'nden verilen 22.04.2010 gün ve 367/243 sayılı hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmiş ise de; duruşma talebinin değer yönünden reddine karar verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar Z. ve arkadaşları vekili, davalıların miras bırakanı M. ile vekil edenlerinin miras bırakanı N.'ın evli iken iki çocukları ile birlikte 26.04.2003 tarihinde karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu öldüklerini, ölüm saatleri belirlenemediğinden aynı anda öldükleri varsayılarak birlikte ölüm karinesi sonuçlarına göre veraset ilamının alındığını, evlilik birliği içerisinde edinilerek davalıların murisi eşlerden M. adına kaydedilen 1812 ada 88 parselde kayıtlı A2 blok zemin kattaki 4 nolu daire, 310 ada 17 parselde kayıtlı 1. kat 5 nolu daire ve M… Evleri B… Konut Yapı Kooperatifindeki taşınmazların edinilmesinde vekil edenlerinin murisleri N.'ın daha fazla katkısının bulunduğunu en azından yarı oranda hakkı olduğunu, bu nedenle, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1000 TL katılma alacağı ile bu hakların kullanılamaması nedeniyle mahrum kalınan 500 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın miras ve tenkis isteğine ilişkin bulunduğunu, bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, davanın ölüm tarihinden itibaren 1 yıllık dava zaman aşımı süresi içinde açılmadığını, murislerinin gelirleri ile edinilen mallar olduğunu açıklayarak davanın reddini savun-muşlardır.
Mahkemece, tarafların murislerinin 27.04.2003 tarihinde ölüm saatlerinin tespit edilememesi nedeniyle aynı anda öldükleri, dava konusu taşınmazların davalıların murisi adına tapuda kayıtlı olduğu, davacıların murislerinin öldüğü tarihi bilmelerine rağmen 1 yıllık zaman aşımı süresi içinde dava açmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacıların murisi N. ile davalıların murisi M. 08.10.1988 tarihinde evlenmiş, 27.04.2003 tarihinde eşler ve çocukları B. ile M.C. karbonmonoksit zehirlenmesi suretiyle ölmüşlerdir. Bu tarihte de mal rejimi sona ermiştir ( TMK'nın 225/1. madde ). Eşlerin birlikte ölümüyle katılma rejiminin sona ermesi halinde hangisinin diğerinden önce veya sonra öldüğü belirlenemiyorsa, bunların aynı anda ölmüş oldukları karinesi geçerli olacaktır. Ölümle miras edinme ehliyeti ve kişilik son bulduğundan birinin ölümü anında, diğer eş sağ olmadığı için eşler birbirinin mirasçısı veya vasiyet alacaklısı olamayacaktır. Buna karşın eşlerin katılma alacakları miras haklarından ayrı olduğundan katılma rejimi birlikte ölüm karinesi gereğince eşlerin ölümü anında sona erecek, ancak ölümle sona eren katılma rejiminin tasfiyesi sonunda katılma alacağı veya alacakları doğarsa, bu alacak hakları eşlerin kanuni mirasçılarına intikal edecektir. Çünkü aynı anda ölenlerin birlikte ölüm karinesi gereğince birbirlerine mirasçı olamayacakları kural ise de; bu kişilerin her birinin mirası kendi mirasçılarına geçecek, dolayısıyla bu mirasçılar katılma alacağı borçlusu eşin mirasçılarından katılma alacağıyla ilgili miras haklarını talep edebileceklerdir. Bu açıklamalar karşısında birlikte öldükleri anlaşılan eşlerden N.'ın mirasçıları, varsa katılma alacağına ilişkin haklarını diğer eşin mirasçılarından talep edebileceklerdir.
Dava konusu 1812 ada 88 parselde bulunan 4 nolu daire 04.10.2002 tarihinde, 4721 sayılı TMK' nın yürürlüğe girmesinden sonra edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde, 310 ada 17 parselde bulunan 5 nolu daire ise 27.09.1996 tarihinde, yani 743 sayılı TMK' nın 170. maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilerek davalıların murisi M. adına tescil edilmiştir. B… Evleri Konut Yapı Kooperatifinden alındığı iddia edilen taşınmaza ilişkin dosyada yeterli bilgi mevcut bulunmadığından edinilme tarihi bilinememektedir. Davacılar vekili, edinilen mallara katkı sebebiyle alacak isteğinde bulunmuştur. Edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mal bakımından, TMK' nın 178. maddesinde "evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar" denilmektedir. Görüldüğü gibi madde metninde ölüm sebebiyle mal rejiminin sona ermesinden söz edilmemektedir. TMK' nın 225/1 fıkrasında; "mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka mal rejiminin kabulüyle sona ereceği" öngörülmüştür. TMK' nın 178. maddesinde ölümden söz edilmediğine göre, TMK' nın 5. maddesi yoluyla somut olayda Borçlar Kanunu'nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması gerektiğinin kabulü gerekir. 01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı TMK' nın yürürlükte olduğu dönemde edinilen mal bakımından da 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 1 ve 10. maddeleri de dikkate alındığında 1 yıllık zaman aşımı süresi uygulanamaz. BK 125. maddesinde "bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava 10 yıllık müruruzamana tabidir" hükmündeki her dava sözcüklerini "bütün alacaklar" şeklinde anlamak gerekir. Diğer bir deyişle, mal rejiminin ölüm sebebiyle sona ermesi halinde, taşınmazın hangi mal rejimine tabi olduğu nazara alınmaksızın 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır. Mahkemece ölümün gerçekleştiği 27.04.2003 tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği dikkate alınarak işin esasıyla ilgili olarak dava konusu her üç taşınmaz bakımından deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, 1 yıllık zamanaşımının geçtiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün HUMK' nın 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA )ve peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 11.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.